Gazi Meclis’in bugünkü Genel Kurulunda kürsüden gerçekleştirdiği konuşmada Aksakal; “Son günlerde yoğun bir şekilde toplumun gündemine getirilen ve deyimi yerindeyse bir toplumsal ayrışmanın zeminine hizmet edecek boyuta evrilen “Sokak Hayvanları” sorunu konusunda Demokratik Sol Parti olarak görüşlerimizi paylaşmak üzere gündem dışı söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selâmlıyorum.
Yaşadığımız gezegen, yani dünya sadece insanların değil, üzerinde yaşayan tüm canlıların ortak malıdır ve ortak yaşam alanıdır.
İnsanoğlu olarak yeryüzünde yaşayan tüm canlıları yönetme yeteneğimiz olsa da her canlının yaşam hakkını korumak ve geliştirmek gibi bir sorumluluk taşıdığımızın da farkındalığını bilmek durumundayız.
Hangi gerekçeyle olursa olsun geldiğimiz noktada, yani bugün birçok insan, bir çok değişik cins ve türde hayvanı kendi yalnızlığına ya da ihtiyacına paydaş yapmak üzere sahiplenmiş, kısacası onlardan yararlanmıştır.
Elbette isteyen herkes bir hayvan sahiplenebilir, onun doğal yaşam ortamını tedarik ederek ya da evcil olarak besleyebilir.
Fakat zaman içerisinde gerek ekonomik sebeplerle, gerek sosyal gerekçelerle yaşam yerlerindeki değişikliklerle, gerek sahiplenme tercihlerinde yaşadıkları pişmanlıklarıyla, gerekse sahiplendikleri hayvanların kontrolsüz olarak çoğalmalarına kayıtsız kalmalarından dolayı bir çok evcil hayvan sokaklara bırakılmıştır.
Bunların büyük çoğunluğu ilgili kurumlar eliyle kayıt altına alınmış ise de yeni yaşam ortamlarında kendi doğal refleksleriyle hareket etme zorunda kaldıklarında, açlık ya da hastalıkları nedeniyle zaman zaman insanlara zarar verebilecek duruma gelebilmişlerdir.
Son zamanlarda artan sahipsiz köpek saldırılarının ve hatta sahipli olup da yırtıcı özelliklerdeki bazı hayvanların kontrolden çıkarak yarattığı ağır yaralamalı ve bazen ölümle sonuçlanan vakalar, bu konuda kalıcı ama aynı zamanda hakkaniyetli bazı yasal tedbirlerin alınmasını zorunlu hale getirmiştir.
Günümüzde bu saldırılardan mağdur veya rahatsız olanlarla hayvan hakları kapsamında sivil inisiyatif kullanan kurum ve kuruluşların temsilcileri karşı karşıya gelmiş, yaşanan bu sorun toplumsal bir ayrışma zemini yaratmaya başlamıştır.
Bu aşama sadece sıkıntılı değil, aynı semtte, aynı sokakta ve hatta aynı apartmanda yaşayan insanların birbirlerine karşı duymaları gereken komşuluk ve dostluk hukuklarını da dejenere edecek boyutlara ulaşmıştır.
Meydana gelen bu sorun mutlak surette kalıcı bir çözüme kavuşturulmalı, gerek insani değer yargılarımız kapsamında ve gerekse yaşanabilir bir çevrenin tesisine katkı sağlayacak yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
Demokratik Sol Parti olarak 03 Temmuz 2024 tarih ve 2/2267 esas numarası ile Meclis Başkanlığına verdiğimiz bir kanun teklifimiz bulunmaktadır.
Kanun teklifimizde özetle; 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 4.maddesinde bazı değişiklikler yapılarak sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için Yerel Yönetimler tarafından Hayvan Bakımevlerinin kurulması gereğinin “uygun görülmesi halinden” çıkarılıp “zorunlu” hale getirilmesi, nüfusu 50.000’e kadar olan her ilçede en az bir Bakımevi bulunması, sorumluluğun yalnızca Yerel Yönetimlere değil aynı zamanda merkezi idare olarak Tarım ve Orman Bakanlığınca da yüklenilmesi öngörülmüştür. Gerekirse buna Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da dahil edilebilir.
Yine aynı kanunun 5.nci maddesinde öngörülen bir değişiklikle, sahiplenilen her hayvan için Hayvan Sağlık Sigortası yapılması, sorumluluğun bu anlamda tamamen Merkezi ya da Yerel Yönetimlerden beklenmemesi gerektiği değerlendirilmiş, sigorta poliçesinin hayvan sahibi üzerinden oluşturulması ve her yıl yenilenmesi, bu hayvanların bakım ve sağlık giderlerinin de Hayvan Hastaneleri ya da özel Veteriner Kliniklerinde Hayvan Sağlık Sigortası policesi kapsamından karşılanması esas alınmıştır.
Değerli Milletvekilleri,
Nasıl ki kullandığımız taşıtların Zorunlu Trafik Sigortası varsa sahiplenilen hayvanlar için de bu sorumluluk sahiplerince üstlenilmelidir.
Sahipli hayvanların sigorta poliçelerinin kapsayacağı riskler ve sigorta bedeli Tarım ve Orman Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenmelidir.
Eğer ilgili kişi sahip olduğu hayvanı bir sebeple bırakmak isterse, elbette sokağa değil, bağlı bulunduğu yerel yönetim kurumunun hayvan kayıtlarını takip eden ilgili departmanına müracaat ederek hayvanını teslim etmelidir.
Sahipsiz hayvanları itlaf etmek ya da uyutarak yaşatmak vicdani de değildir, hukuki de değildir, inanç değerlerimize de aykırıdır. Çünkü Allah’ın verdiği canı sadece Allah alabilir. Onların öncelikle kısırlaştırılarak çoğalmalarının önüne geçilmelidir.
Bunun dışında daha etkili ve kısa sürede sonuç alınabilecek bir yöntemi de buradan sizlerle ve kamuoyu ile paylaşmak isterim.
İnsanlık aleminde olduğu gibi hayvanlar aleminde de kötüler var. Tabii ki her iki canlı kesiminde de sevindirici olan iyilerin çoğunlukta olmasıdır.
Sokaklarda yaşanan ve toplu olarak gezen köpeklerin saldırılarında etken olan ana unsur, adı Veteriner Hekimlerin deyimiyle “ALFA” olarak tanımlanan kışkırtıcı liderlerin varlığıdır, dolayısıyla bu özellikte olan köpeklerin öncelikle tespit edilerek toplanıp karantina altına alınması en kısa zamanda, en pratik, en etkili ve insani bir çözümdür. Bu hususta Veteriner Hekimleri Odası bilimsel ve eylemsel katkı sağlayabilir.
Bu konu esasen partiler üstü bir niteliğe sahiptir. Hangi siyasi parti ya da Milletvekili bu konuda olumlu katkı sağlayacaksa bundan imtina etmemeli ve tüm parlamento tarafından bu teklifimize destek olunmalıdır.
Bugüne kadar bizlere can yoldaşı olmuş hayvanlarımızın rahat ve huzurlu bir ortamda yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak başta sahipleri olmak üzere her bir yurttaşın insanlık görevidir” İfadelerini kullandı.
ADIYAMAN (UHA) - RAMAZAN YAVUZ
SON YAZILAR