Osmanlı ülkesinde 1890-1900 tarihlerinde doğan gençlerin pek çoğu, delikanlılık çağlarının en güzel yıllarını; Kafkasya, Çanakkale, Irak, İran, Sina, Filistin, Kuzey Afrika, Suriye, Hicaz, Yemen, Makedonya, Romanya ve Galiçya Cephelerinde: Kimi zaman zafer coşkusu, kimi zaman da onulmaz mağlubiyet acısı içinde geçirmişlerdir.
Bu cephelerde başlayan o kahramanların hikâyeleri genelde şehadet haberi, kimi zaman gazilik beratı, kimi de tel örgülerle hürriyetleri kısıtlanarak ve yazdıkları hatıralarda ölümden beter dedikleri esaret acısıyla noktalanmıştır. Pek çoğu geride gözü yaşlı analarını, çiçeği burnunda genç eşini, evlilik hazırlığında nişanlısını bırakarak vatan savunması için seferberliğe koşmuştular.
Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ordusu Kafkas, Çanakkale, Irak, Mısır, Galiçya, Yemen, İran, Libya ve Suriye cephelerinde savaştı. Geniş bir sahada, sıkıntılı tabiat şartları altında mevcudu, teçhizatı, erzakı noksandı. Zayiat da fazla oldu. Silâh altına alınan 2,6 milyon kişidir. Takriben ve tahminen, cephede veya yaralanıp hastanede yahut sâri hastalıktan ölenlerin sayısı 325 bin, yaralılar 400 bin, esir, firarî ve kayıplar ise 1.560.000 olmak üzere zayiat 2.285.000 kişidir. Esir düşenlerin sayısı 202 bin kadardır.
Bu esaret yıllarında Türk askeri; Her şeye rağmen yaşama umudunu yitirmemiş, direncini kaybetmemiş, ibadetlerini yerine getirmiş, camiler yapmış, vatan için sayısız mektup ve şiirler yazmış hatta gazete ve dergi bile çıkarmışlardır. Birbirleri ile sonuna kadar yardımlaşmışlar, her şeylerini paylaşmışlardır. Bir kısmı çiftçilik yapmış, kimisi hayvancılık yapmış, kimisi el zanaatlarında uğraşmış, hatta orkestra ve tiyatro topluluğu kuranlar bile olmuştur. Olayın bu yönü, Türklerdeki dayanma gücünü göstermesi açısından etkileyicidir. Bu esaret hikâyesinin tarihi de az değildir.
Esirler; 1911 Balkan Savaşından, İstiklal Harbinin bitimine kadar olan bir savaşlar kuşağının evladı olarak tarih sahnesinde acıların lokmasını yutan hatıra olarak yer almışlardır. Türk ordusunun bu süreçte verdiği kayıplar korkunç bir orandadır. Silâhaltına alınan 2 milyon 900 bin kişilik orduda kayıp oranı, aşağı yukarı %30' u bulur ki, böyle bir facia dünyanın başka hiçbir ordusunda görülmemiştir Esirlerin çoğu geri dönememişler ve esir kamplarında hayatlarını kaybetmişlerdir.
Daha sonra hem savaş sırasında şehit düşen, hem de esir edilerek diğer ülkelere götürülen askerlerimiz için başta, Lozan Antlaşması olmak üzere, çeşitli uluslararası antlaşmalara dayanılarak Türk şehitlikleri yapılmıştır. Bu bağlamda 26 ülkede 54 Türk şehitliği bulunmaktadır. Bunlardan otuz altısı savaşın geçtiği bölgelerde, on sekizi de esir askerlerimizin götürüldükleri esir kamplarının olduğu yerlerdedir…
UHA Haber Merkezi - ÖZKAN KARACA
SON YAZILAR